RAĞMEN / değinesim geldi
- Ferhan Tutaşer
- 3 Eyl 2018
- 1 dakikada okunur
Yaşamayı seviyorum. Yarım kalsa da birçok şey, meyve kokusunu, yavaş yavaş ısınmayı, bir filmin umulmadık kadar güzel çıkmasını, bir şeyler seçme hissini falan halen seviyorum. Bunlar Allah’ın lütfu, biliyorum. Her şey ne kadar hesap dışı gelişse de içimize düşürülmüş bu duygular, farkında bile olmadan gerçekleşmesini istediğimiz şeylerin bize göz kırpışları.
Bak sana ne anlatıcam:
Bir akşam, mutlaka zamanında bulunmam gereken bir yere tam tersine geç kalmak üzereydim. Hal böyle olunca gerilmeye başlamıştım. Gerçekten moralimin yerle bir olmasına gittikçe yaklaşıyordum. Çünkü her şeyi olması gerektiği yapmış; olmam gereken durakta, belki de olmam gereken saatten biraz da erkeninde , olmam gereken halimleydim. Otobüsü halen bekliyordum ve adeta ben orda olduğum için gelmiyordu, gelmiyordu, bir türlü gelmiyordu. O akşamki duruma gelene kadar gelmeyen bir otobüsten daha önemli şeylerle birikenlere hiç girmeyeyim ama, artık o an benim için bardağı taşıran ilk damlaydı ve her şeyin benden vazgeçtiğini düşünmemle benim de her şeyden vazgeçmem arasında sadece saniyeler vardı. Gel gör ki benim bunu düşünmemden de saniyeler sonra bir araba birden önümde duruverdi, nerden geldiğini dahi görmediğim. Çünkü otobüsü görebilmek için caddenin en uzak noktasına bakıp duruyordum.
Arabada yaşlıca bir adam, kendine uzak olan taraftaki camın dışındaki bana doğru hafifçe uzanarak, hayatın en basit sorularından birini hayatımda asla unutamayacağım bir hale getiriyordu:
‘’ne tarafa gidiyorsun?’’
Böylelikle, Allah “benden umudunuzu kesmeyin” diyordu ve bu yüzden yaşamayı seviyorum, her şeye rağmen.
Comentários